5 Suyu Kirleten Maddelerin Sebep Olduğu Çevresel Etkiler

Suyu kirleten maddelerin neden olduğu başlıca çevresel etkiler, su ekosisteminin değişmesi, zararlı su bitkilerinin aşırı büyümesi ve diğerleri arasında oksijen içeriğinin azalmasıdır.

Tüm bu çevresel etkiler, temel olarak insan faaliyetlerinden kaynaklanan çevreye verilen hasarı ifade eder.

Kirletici maddeler kullanıldığında, suyun kalitesi değişmekte ve bozulmaktadır. Bu maddeler olabilir:

- Tarımda kullanılan, gübreler ve böcek ilaçları gibi kimyasal ürünler.

- Yağ ve katı yağ gibi organik atıklar.

- Petrol, benzin, plastik, böcek ilacı ve deterjanlar gibi organik kimyasal bileşikler.

- Asitler, tuzlar gibi inorganik kimyasal maddeler veya cıva veya kurşun gibi toksik metaller.

Yüzey ve yeraltı suyunun kirlenmesi çevreyi ve dünyadaki yaklaşık 1, 2 milyar insanı etkiler.

En önemli 5 çevresel etki

1- Sucul ekosistemin değiştirilmesi

Sudaki maddelerin kirletilmesi sonucu ortaya çıkan ana çevresel etkilerden biri de su ekosistemine verilen zarardır.

Su kirliliği, hayvanların ve bitkilerin hayatta kalabilmeleri için ideal koşulları ciddi şekilde tehlikeye sokarak yaşam alanlarını tahrip ederek deniz türlerinin çeşitliliğini azaltır.

2- Zararlı su bitkilerinin aşırı büyümesi

Sudaki kirletici maddeler, mikro alglerin artmasından kaynaklanan zararlı alg çiçeklerini veya çoğalmalarını (kırmızı gelgitler) üretir. Sularda ürettikleri rengin özelliğidir.

Bu etki çevresel dengesizliğe neden olan yüksek konsantrasyonlarda toksin üretir. Bu, deniz türlerini, suların kalitesini ve balıkçılık faaliyetlerini etkiler.

Ayrıca, sudaki yaşamı imkansız kılan oksijen üretme aktivitesi olan fotosentezi de önler.

3- Oksijen içeriğinde azalma

Suda bulunan oksijen miktarı, toksisite derecesini belirler. Mikroorganizmaların atık sularda mevcut olan biyolojik olarak çözünebilir organik maddeyi parçalamak için oksijene ihtiyacı vardır.

İyi miktarda oksijen iyi su kalitesi sağlar. Suyun bir maddeyle kirlenmiş olması durumunda, çok az oksijen olacak ve hayvan ve sebze türlerinin kaybolması meydana gelecektir.

4- Küresel ısınma

UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) ve HABITAT (Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı), su kirliliği nedeniyle çok sayıda çocuğun öldüğünü açıkladı.

Gelişmekte olan ülkelerde atılan suyun% 90'ı, işlem görmeden okyanuslara, göllere ve nehirlere dökülerek, denizlerde ve oksijenin olmadığı okyanuslarda alanlar yaratılır.

Bu, sudaki metan gazı ve azot oksit emisyonlarına neden olarak küresel ısınmaya neden olur.

Suyun yüksek konsantrasyonlarda organik ve inorganik karbon ile kirlenmesi metan kaynaklıdır.

Renksiz, yanıcı ve toksik olmayan bir gaz olan metan, gezegenin küresel ısınmasına katkıda bulunan bir sera gazıdır.

Suyun topraktaki mineral gübrelerden kirlenmesi, azot oksit oluşturur. Bu, sera etkisine katkıda bulunan bir gazdır, çünkü ozon tabakasına saldırır.

Öte yandan, atmosferdeki fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan yüksek karbondioksit seviyeleri okyanuslar tarafından yakalanır. Bu ekosistemde gaz erir ve karbonik asit üretilir.

5- Toprak verimliliğinde azalma

Yeraltı suyunun kirlenmesinin belirlenmesi zordur. Ancak, inorganik gübreler ve hayvansal gübrelerin uygulanmasıyla tarımsal kaynaklı kirlenme ciddi bir çevresel problem teşkil etmektedir.

Aynı şekilde, pestisitlerin kullanımı, orada yaşayan canlılar ve toprak verimliliğinin kaybı için korkunç sonuçlar doğurmaktadır.

Evsel atık su arıtımının ve uygun tarımsal ve endüstriyel üretim yöntemlerinin olmaması yer altı suyunun kalitesini değiştirmektedir.

İsrail, ülkenin toprak alanının yarısından fazlası kurak bir çöl olmasına rağmen, tarımdaki başarılarıyla ünlüdür. Politikaları, kimyasal ürünlerin biyolojik yöntemlerle değiştirilmesini içerir.