Benlik Kavramı: benlik saygısı ve yaratıcılık ile gelişme ve ilişki

Benlik kavramı ya da kendini algılama, bir insanın kendisinin sahip olduğu imajdır. Nasıl olduğu, başkalarının onu nasıl algıladığı ve tüm özellikleri hakkındaki tüm inançları içerir. Değer yargılarını içermemesine rağmen sadece tarafsız bilgileri içermesine rağmen, benlik saygısı ile çok yakın bir ilişkisi var.

Benlik kavramı kendimizi anlamamızı, kendimizi tanımlamamızı ve kendimizi belirli bir çevreye yerleştirmemizi sağlar. Temel işlevi inançlarımızı, düşüncelerimizi, eylemlerimizi ve duygularımızı diğerlerininkiyle karşılaştırmamıza yardımcı olmaktır. Bu şekilde, yaptığımız şeyin uyarlanabilir olup olmadığını kontrol edebiliriz.

Benlik kavramı birçok farklı boyuttan oluşur. Her insan kendinden diğerlerine göre daha çok değere değer verir; ve her birine nasıl baktığınıza bağlı olarak, özgüveniniz az ya da çok olacaktır. Bununla birlikte, kişiliğimizin, davranışımızın ve iç durumun tüm yönleri kendini algılamada temsil edilir.

Benlik kavramı, sosyal ve hümanist psikoloji içerisinde en önemlilerden biridir. Sağlıklı bir öz-anlayışa sahip olmak, iyi bir zihinsel sağlığın tadını çıkarmak, kendinden memnun olmak ve problemlerimizi geliştirmek ve çözmek için anahtardır. Bu yazıda size bu konuyla ilgili her şeyi anlatıyoruz.

Benlik kavramı nedir?

Benlik kavramı kendimizi görme şeklimizdir. Davranışımız, duygularımız, düşüncelerimiz, fiziksel görünümümüz veya sosyal statümüz gibi olma biçimimizi hangi yönleriyle temsil ettiğimizle ilgilidir.

Benlik kavramı ile benlik saygısı arasındaki farkın anlaşılması karmaşık olabilir çünkü kendimizin her iki yönü de yakından ilişkilidir. Aslında, birbirlerini etkilemekte, birbirlerini diğeri olmadan anlamak imkansız olmaktadır. Ancak, iki farklı psikolojik fenomendir.

Dolayısıyla, öz-kavram sadece kendimizle ilgili sahip olduğumuz verilerin toplanmasıdır. Benlik saygısı bir adım öteye giderken, öz-kavram tarafından sağlanan bilgiyi değerlendiriyor ve buna göre ödüllendiriyor veya cezalandırıyor.

özellikleri

Bu konudaki araştırmalara göre, öz kavram dört ana özelliğe sahiptir. Edinilmiş, dinamik, bilinçsiz ve organize bir psikolojik fenomendir. Aşağıda, her birinin nelerden oluştuğunun açıklamasını bulacaksınız.

Benlik kavramının ilk özelliği kazanılmış olmasıdır. Bu, doğduğumuzda, nasıl olduğumuz hakkında hala net bir fikrimizin olmadığı anlamına gelir. Yıllar boyunca, deneyimlerimize ve geri kalanından aldığımız geri bildirimlere bağlı olarak, azar azar gelişir.

Aslında, ikinci özellik tam olarak bu eğitim sürecini ifade eder. Benlik kavramı dinamiktir; yani, her zaman çevremizden ve içimizden aldığımız veriler kendimiz hakkında ne düşündüğümüzü değiştirebilir.

Öte yandan, benlik kavramı ve oluşumuyla ilgili olan çoğu süreç bilincimiz için erişilebilir değildir. Bunun yerine, bilinçaltı aklımız onlardan sorumludur ve bu nedenle onları istedikleri şekilde değiştirmek kolay değildir.

Sonunda, kendilik konseptimiz organize edildi; yani bilinçaltı zihnimiz kendimizle ilgili sahip olduğumuz tüm bilgilere tek bir anlam vermeye çalışır.

Sonuç olarak, bu genelleştirilmiş fikre uymayan her şey çoğu zaman atılır ve radikal değişiklikler zorlaşır.

Nasıl gelişir?

Benlik kavramıyla ilgili en kabul gören teori, ruhumuzun bu bölümünün, biri kişisel diğeri sosyal olmak üzere iki ana bileşeni olduğunu öne sürer. Her ikisi de kullanılan mekanizmalar oldukça benzer olmasına rağmen, her biri biraz farklı bir şekilde üretilir.

Kişisel benlik kavramı

Benlik kavramımızın ilk bileşeni, herhangi bir çevremizin etkisi olmadan kendimizi nasıl gördüğümüzle ilgili olandır. Böylece bu, hayatımızın farklı alanlarında yaşadıklarımız anlamındadır.

Örneğin, eğitim alanındaki öz kavramı, okul yaşamımız boyunca yaşadıklarımıza göre geliştirilecektir. Eğer iyi deneyimlerimiz olursa, öz-konseptimiz iyi çalışan birisininki veya tam tersi olacaktır. Bu varlığımızın tüm alanlarında olur.

Benlik kavramımızın büyük bir kısmı ilk yıllarımızda oluşmuştur ve ergenliğe ulaştığımızda onu değiştirmek genellikle oldukça karmaşıktır. Ancak, kendimizle ilgili inançlarımızla çelişen yeterince yeni deneyimler yaşıyorsak, bunu değiştirmek mümkündür.

Sosyal benlik kavramı

Benlik kavramının diğer bileşeninin kendimiz olduğumuzu düşündüğümüzle, ancak başkalarının bizi nasıl algıladığını düşünme ile hiçbir ilgisi yoktur.

Bu ikinci bileşen, yaşamımız boyunca, özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde, diğer insanlardan aldığımız mesajlara göre oluşturulmuştur.

Benlik kavramının her iki bileşeni de sürekli olarak geri beslenir. Ancak, her bir kişiye ve kendilerini bulduğu hayati ana bağlı olarak, personel veya sosyal kişi daha önemli olacaktır.

Genel olarak, başkalarının bizde olduğu görüşü çok önemlidir, ancak kendimizi nasıl algıladığımızı belirlemek zorunda değildir.

Benlik saygısı ve yaratıcılık ile ilişkisi

Benlik saygısı ve benlik kavramı, birbiriyle yakından ilişkili iki psikolojik fenomendir. Kendimiz hakkında sahip olduğumuz düşünce ne kadar olumlu ve her biri için önemli olan alanlarda kendimizi algılamaya ne kadar yetkinsek, özgüvenimiz de o kadar yüksek olur. Aynı şey tam tersine de olur.

Bu konuda en çok kabul gören teori, özgüvenimizin bilinçaltı aklımız öz-kavramımızı başarmak istediğimiz "ideal bir öz" ile karşılaştırdığında ortaya çıkmasıdır. Ne kadar çok ona benziyorsak, kendimizle o kadar iyi hissederiz.

Öte yandan, bazı araştırmalar, yaratıcılığın öz benliğimizle de yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Bir insan kendini yaratıcı olarak algıladığında, gerçekte olup olmadığına bakılmaksızın, daha kolay bir şekilde yenilik yapmasına ve yaratmasına izin veren psikolojik bir fenomen ortaya çıkar.

Bu nedenle, benlik kavramınızı değiştirmek, benlik saygısı veya yaratıcılık sorunları olan insanlar için çok faydalı bir süreç olabilir.

Bunu başarmanın birkaç yolu vardır, ana psikolojik terapi ve bireyin kendisinin sahip olduğu fikrine meydan okuyan yeni deneyimlerin deneyimi.